“NETFLIX İZLEMEYİ ÖZLEDİM”
– Hüseyin Yücel: “Zor gidiyor, uğraşıyoruz. Elimizden geldiğince çalışıyoruz. Yoruluyoruz. Bugünlerde en çok boş vakti, kitap okumayı, Netflix izlemeyi özledim. Vakit yok ki, sabah 8’de çıkıyorum meskenden, 1’de konuta giriyorum, sonra tekrar sabah 8 evden çıkış.”
“Sizi seçim kararına götüren ne oldu?”
– Hüseyin Yücel: “Şöyle bir kelamını duydum Serdal Bey’in, tüzüğe bakmışlar, 2 gün evvel olsaydı harika seçime gidilecekti, 2 gün sonra istifa edildiği için fevkalâde seçim olmadı dedi. Çok absürt ve çelişkili bir açıklama bu. Tüzük gereği lider olarak atandıysam da bu işi etik bulmadım. Seçilen bir idareyiz lakin seçilen bir lider değilim. Kongre üyelerinden itimat oyu almam gerektiğine inandım. Darbe yaptılar üzere telaffuzlarla ortalığı yangın yerine çevirdiler. Ben de hodrimeydan dedim. Darbe sözleri külliyen palavra. Daima bir arada seçime gidelim dedim. İdare ve liderin meşruiyetini tartışmaya açmayalım, adayım, kendi kadrolarımla vazifeye talip oldum. Bu manada bu türlü bir seçim kararı aldık. İdare heyetinde mayısa kadar devam edelim diyenlerden çoğunluk olsa da hepsinden rica ettim, inanç oyu almadan gitmem ziyan verici hadiselere yol açar dedim. Kırmadılar beni, oy birliğiyle seçim kararı aldık.”
“İstifa edip başkanlığı almasaydınız ve idaresi Denetleme Şurası’na bıraksaydınız ne olurdu?”
– Hüseyin Yücel: “Beşiktaş kayyuma giderdi, çok açık ve net. İçeride yaklaşık 1.5 aylık maaşlar vardı ödenmeyen, önümüzde Fenerbahçe maçı vardı, primler vardı, geçmişten bonservis ödemeleri vardı. Kayyumdan öteki seçenek göremiyorum. 2 aydan fazla ödemezseniz futbolcular kontratlarını feshedebiliyor ve haklarının tamamını isteme hakları oluyor.”
“NEMALANDI ALGISI OLUŞTU”
“Hasan Arat ‘kalkışma yapıldı’ dedi. Bu lafı duyduktan sonra ne hissettiniz?”
– Hüseyin Yücel: “Sayın Hasan Arat ile ben konuştum. Bizim için kullanmadı kalkışma lafını. ‘Kalkışma’ lafını Samet Aybaba ve Brad Friedel için kullandı. Samet Hoca’yı vazifeden aldı lider. Ardından basın toplantısında içinden gelenleri anlattı. Tasvip etmediğim şeyler var, daima doğruları söyledi. Yüzde 99 haklı lakin yüzde 1 haksız olduğu taraf, çok fazla komite, faiz, maaşlar dedi. O denli bir algı yarattı ki güya birileri Beşiktaş’tan kurul aldı, Beşiktaş’tan nemalandı algısı oluştu. Samet Hoca asla ve asla ‘şu hırsız, bu para çaldı’ demiyor fakat kullandığı sözleri cımbızla çekince burada bir yolsuzluk var, kasvet var, müdahale etmek lazım der.”
“YÜZDE İKİ KOMİTE VAR”
“Samet Hoca’nın komite dediği, oyuncu satışların alınacak kurul değil mi?”
Hüseyin Yücel: “Brad ile alakalı söyledi. Brad’ın kontratında, oyuncu satarsa yüzde 2 komite varmış. Gerçeklemedi, zira satamadı. Keşke satsaydı da komite alsaydı. Gitti Rosier’i bile bedavaya verdi.”
“BEŞİKTAŞ’IN GELİRİ YOKTU”
“Kaçıncı ayda ben ne yaptım dediniz, nereye geldiniz dediniz mi?”
Hüseyin Yücel: “Üçüncü dördüncü ayda geldi. Kulübün mali yapısı felaketti. Sayın Serdal Adalı, bu yapılan transferlerden dolayı mali yapı bu boyuta geldi algısı yapıyor. Yapılan transferler ile gelinen mali yapının hiçbir alakası yok. Geldiğimizde kasada 90 milyon TL para vardı, aralık maaşları ödendi. Ocak ayından itibaren Beşiktaş’ın hiç geliri yoktu. Gelir ile sarfiyat ortasında çok açık vardı. Gelirin de yüzde 50’si temlik altında, gelen paranın yarısı Bankalar’a gidiyor. Futbolcu maaşları, faizler, vergi borçları, bonservis fiyatları, menajer fiyatları bekliyordu. Nakit akışı çok düşünceliydi. Beşiktaş’a yardımcı olmaya, hizmet etmeye gelirken hayalim transferlerde elimi cebime atmaktı. Bunu karınca kararınca yaptık. Onun yerine kulübü yaşatmaya çalıştık.”
“35 MİLYON EURO VERDİM”
Hüseyin Yücel: “35 milyon euro verdim, yanlışsız. Serdal Adalı, 12-13 milyon euro nakit koydu, geri kalanı kredi diyor. Banka kredisi, şahsi kefaletimle alınmış değil. Ben şahsen 720 milyon TL bloke ettim kendi paramı, bunun karşılığında kredi kullanıldı. Kredinin teminatı, benim bankaya koyduğum meblağdır. Bu meblağ sayesinde Beşiktaş kredi kullandı ve hangi ay borçsuzluk yazısı hatırlamıyorum, UEFA nezdinde 15 milyon euro ödeme vardı, borçsuzluk kağıdını alıp mali kongreye gittik.”
“ALGI ÇALIŞMASI VAR”
Hüseyin Yücel: “Algı çalışması var. Serdal Adalı tarafından güya bu borç 11 ayda yapılan transferlerden doğmuş üzere. Oyunculara ödenen bonservisler belirli. Bir oyuncuyu kıymetli aldınız diyebilirsiniz, daha düşük fiyatlı alabilirdiniz diyebilirsiniz. Şu an oluşan 100 milyon euro borcu siz yaptınız, sizin takımınızdan ötürü demek tam bir algı çalışması. 100 defa anlattım, anlamama ihtimalleri sıfır. Anlamıyorsa anlattığımı adaylıktan çekilmeli o kişi.”
“2-3 MİLYON AŞAĞI BİTEBİLİRDİ”
“Önceki periyotta alınan ve giden oyunculara ödenen paralar, bu yükümlülüğün (EN: 100 milyon euro yükümlülük) içinde. 18 futbolcuyla yollarımızı ayırdık. Rafa, Paulista, Immobile bonservissiz geldik. Muçi, Musrati, Felix, Joao Mario bonservislidir. Muçi ve Musrati için 22 milyon euro ödendi. Bu transferlere müdahale etmedim. Yüksek, yanlışsız söyleniyor. Sorumluluktan kaçmıyorum, hesabını veririm. Beşiktaş her yerden havlu atmıştı, bir tek Türkiye Kupası vardı. O devir tribünler ‘Hasan Arat transfer nerede’ diyordu. O da kendi scout ağıyla oyuncuları buldu. Beni de çağırdı transfer görüşmelerine. Biz bu oyuncular sayesinde 2 tane kupa kazandık. Kaç yıldır başkanlık yapıp da tek bir kupası olmayan kulüplerimiz mevcut. Biz altı ayda hem Türkiye Kupası’nı hem Galatasaray’ı 5-0 mağlup edip Üstün Kupa’yı kazandık. Bu demek değildir ki bu oyuncular ucuz, uyguna aldık. Ben de bu tenkitlere katılıyorum. Bu oyuncuların fiyatları yüksek kaldı, daha düşüğe alabilirdik ancak elimiz çok kuvvetsizdi. Çok önemli tribün, taraftar baskısı vardı. Başkanı ciddi sıkıştırıyorlardı. Diğer taraftan transferin son günüydü. Karşı taraf kulüpler ve menajerler cin üzere. Elimiz sıkışık olduğu için üstümüze geldiler. Olağan kaidelerde 2-3 milyon euro aşağı bitebilirdi, o gün o koşullarda o fiyata bitti.”
MACCABI MAÇININ YERİ
“Maccabi maçı İstanbul’dan Macaristan’a alındı. ‘Paşa paşa gelip oynayacaklar’ dediniz, olmadı. Avrupalı birçok rakip, çeşitli mazeretlerle Beşiktaş taraftarını stadyuma almıyor. Haliniz ne olacak?”
Hüseyin Yücel: “Maccabi işi, devlet büyüklerimizin yol göstermesiyle, provokasyona açık olmasından ötürü, kendi devletimiz maçın burada oynanmasını istemedi. O sıralar İsrail ile külfetli bir durum vardı. Casuslarını, provokatörlerini sokup bundan nemalanmak isteyecekler üzere istihbarat vardı. Haklı olarak maçı burada oynatmak istemediler. Twente Valisi mi Belediye Başkanı mı neyse, seyircisiz oynanmasını talep etmiş. 3-4 gün evvel konferans görüşmesi yaptılar. Yanlış yapıldığı anlatıldı. Tekrar UEFA’ya dönünce, bu sonuçta lokal idarelerin alabileceği bir karardır, hürmet duymak zorundayız, elimizden geleni yapacağız seyirciniz için, mahallî idare seyircisiz diye diretirse elimizden bir şey gelmez dedi.”
“BEŞİKTAŞ HOCASIZ KALMAZ”
“Tek aday Sergen Yalçın mı, mayıs ayına kadar Serdar Topraktepe mi?”
Hüseyin Yücel: “Serdar Topraktepe, has Beşiktaş’ın çocuğudur, en sıkıntı devirde sahip çıkmıştır, elini taşın altına koymuştur. Gerçek delikanlıdır. Mayıs ayına kadar Serdar Topraktepe ile devam etme arzum var. Sergen Hoca ile alakalı, şayet olmadığı takdirde koskoca Beşiktaş hocasız kalmaz. B-C planlarımız hazır, yerli ve yabancı hoca adaylarımız hazır. Futboldan anlayan yöneticilerle istişare edip hangisinin daha yararlı olduğuna karar verip yol yürümek kalacak bize.”
“İSMİNİ VEREMEM, ISRAR ETMEYİN”
– Hüseyin Yücel: “Herkesin tanıdığı yerli bir teknik yönetici. İsmini veremem. Israr etmeyin. İrtibata geçmedim. Geçtiğim takdirde kabul edeceğini öngörüyorum. Sergen Hoca’nın haklı bir açıklaması var, kaos ortamı var. Bu kaos ortamında başarısız olacağıma pak bir halde yeni döneme başlarım dedi. (Sergen Yalçın olmazsa düşündüğü teknik adam) Topluluğun kabul edeceği bir isim. Şu an çalışıyor, boşta değil. B Planı bu. C Planı da yabancı bir hoca.”
“MAÇ SEÇİYORLAR BENCE”
– Hüseyin Yücel: “Takımın içinde maç seçme var bence. Oyuncular hakkında makûs konuşmak istemiyorum. Daha ligin başlarındayız, uzun bir maraton var. Birincilik ile puan farkı çok açılsa da ikincilik, üçüncülük var, Türkiye Kupası var, UEFA’da devam eden bir süreç var. Yarın Ümraniye’ye gideceğim, oyuncularla toplantı yapacağım. Oyuncuları bir silkelemek gerekiyor. Fenerbahçe maçında gösterdikleri uğraş ortada, Adana Demirspor maçındaki çaba ortada. Buradan herkes ekmek yiyor. Primler her şey yatarken her şey güllük gülistanlık. Savı olmayan, eksi 1 puanlı Adana Demirspor’a karşı yürüye yürüye oynarsanız bir karşılığı olur.”
“SERDAR TOPRAKTEPE’Yİ İSTEMEYEN YOKTUR”
– Hüseyin Yücel: “Serdar Topraktepe’yi beğenmeyen, istemeyen bir oyuncu kümesi olduğunu zannetmiyorum. Oyuncu kümesi içinde bir ayrışma olabilir. Onları da toplamak bizim işimiz.”
“MASUAKU İLE GÖRÜŞECEĞİM”
Hüseyin Yücel: “Arthur Masuaku, ihtar çekince sinirlendim. Ağustos ayından beri tıkır tıkır tüm maaşlarını, tüm primlerini aldılar. Maç biter, maçı kazanırlar sonraki gün primlerini yatırırız. Birtakım kadrolar, geçtiğimiz dönemin şampiyonluk primlerini yatırmamışlar. Masuaku’yla yarın yüz yüze görüşeceğim.”
CENK TOSUN SÖZLERİ
Hüseyin Yücel: “Beşiktaş tarihinde daima altyapısından yetiştirdiği oyuncularla anılır. Beşiktaş, ulusal ekibe yükselen genç yetenekleriyle anılır. Beşiktaş’ın ihraç ettiği son oyuncu Cenk Tosun. Ondan sonra oyuncu ihracı gerçekleşmedi. Bu çok acı. Altyapıdaki oyuncuların a ekibe kazandırılmasıyla alakalı çok önemli çalışmalar yapacağız. Gerekirse oraya bu işin erbabı, üstadı olan yabancı profesyoneller getireceğiz. Beşiktaş’ın kurtuluş reçetelerinden biri altyapıdan oyuncu kazandırılması ve ihraç edilmesi.”
VELİ KAVLAK AÇIKLAMASI
Hüseyin Yücel: “Veli Kavlak bedelli bir hocamız, Beşiktaş’ın çocuğudur. Tahminen Feyyaz Hocam, Veli Hoca’ya altyapıda yardımcı olur.”
“SAÇMASAPAN KARŞILIK VERDİ”
Hüseyin Yücel: “Van Bronckhorst ile aram çok uygundu. Saha dışında çok yeterli bir insandı. Altı gün müsaade yapması çok fazlaydı. Ben sinirlendim fakat daha çok bizim Mete Vardar, Onur Göçmez üzere arkadaşlar futbolun daha çok içindeydiler, onların önemli ihtarları oldu. Bu kadar müsaade olmaz, Türkiye’deki maç temposu, maç sertliği bu kadar müsaadesi kaldırmaz diye lisana getirdiler. Ben yalnızca bir kez Brad ile konuştum, bu türlü olmayacağını söyledim. Brad de bana ‘Hocanın tercihi, çok fazla karışamıyorum’ diye saçmasapan bir cevap verdi.”
“SAMETÇİLER, BRADCİLER ÇIKTI”
“Seçildiğimiz vakit bizlere söylenen, Samet Hoca’nın futbolun işvereni olduğu, Feyyaz Hoca’nın da futbol şube sorumlusu olduğuydu. Daha sonra Brad Friedel geldi. Friedel’ın yalnızca oyuncu satışlarıyla alakalı geldiğini zannediyordu ben ve idare şuramız. 2 hafta 1 ay sonra meğer Brad Friedel’ın idare danışmanı, sportif yönetici ne derseniz deyin. A’dan Z’ye her şeye karışacağı ortaya çıktı. Bu ortaya çıkınca dertler başladı. Samet Hoca ‘ben niçin varım’ dedi. Ortalarında sürtüşme çıktı. Sametçiler Bradciler çıktı, ortalık saçmasapan oldu. Kaosa sürüklenmemizin sebeplerinden biri de budur.”
“YAPMA, KONUŞMA DEDİK”
“Brad Friedel, Van Bronckhorst’a gidip ‘Samet senin için bu türlü böyle konuşuyor, Samet bu türlü böyle yapıyor’ dedi, şahidim. Bir Amerikalı’dan beklenmeyecek hareketler. ‘Yapma, konuşma’ dedik. Sonra da lider ikisini de görevden aldı.”
“İKİSİNİ DE VAZİFEDEN ALDI”
“Normalde Samet Hoca’nın kalması lazımdı tahminen lakin liderin kararıydı, ikisini de misyondan almayı uygun buldu.”
“İCRAAT YAPILMADI”
“Beşiktaş’ın düzelmesi için makro manada eksik icraat. İcraat yapılmadı Beşiktaş’ta. Bu bardağı şuradan alıp buraya koyacaksın. Yanılgılı da olabilir, yanlışsız da olabilir. Bu bardağı alsak mı almasak mı, koyarsak nasıl olur, su dökülür mü… Bütün günü bunla harcarsan bardaktaki suyu hiç içemiyorsun. Motamot bu türlü oldu. Hem futbol tarafında bu türlü oldu hem idari takım içerisinde böyle oldu.”
“BORCU VAR, GAYRIMENKULLER DE VAR”
“Beşiktaş’ın masrafı, aşağı üst 100-120 milyon euro. Gelir 80’lerde. Beşiktaş’ın borcu vardır, Beşiktaş’ın bir de gayrımenkulleri vardır. Gayrımenkullerini değerledik, 350 milyon dolar düzeyindedir. Beşiktaş’ın tüzüğü gereği, gayrımenkul satışı yasaktır Beşiktaş’ta. Şirket üzere düşünürseniz, etkin pasif manasında Beşiktaş batak değildir. Beşiktaş’ın kasveti, nakit akışıdır. Tane tane anlattım ben. Haziran ayına kadar 50 milyon, önümüzdeki sene 45 milyon, sonraki sene 15, ondan sonraki sene baş başa geliyor kulüp. Bu saydığım senaryoda Beşiktaş hiç Şampiyonlar Ligi’ne gitmiyor, bazen UEFA’ya bazen Konferans’a gidiyor. Makûs senaryoda bu türlü. Hiç oyuncu satmıyoruz bu senaryoda.”
“TASARRUF FİKRİM YOK”
“Beşiktaş’ta gayrımenkul satışı tasarruf etme üzere bir niyetim yok. Sayın Serdal Adalı’nın da bu türlü bir niyeti olduğunu sanmıyorum. Resmi görmek açısından özet geçtim. Beşiktaş’ın bir an evvel Bankalar Birliği’nden, banka borçlarından kurtulması lazım. Bundan kesinlikle kurtaracağım.”
“SERDAL ADALI’DAN DA ALACAĞIM”
“4 kişi beni 2 milyon euro verebilirim diyerek aradı. Takviye oluruz dediler. Faizsiz vermeyi kabul ediyorlar. Serdal Adalı’ya davet yapıyorum, bu anlatmış olduğum, proje bile değil, herkesin düşüneceği mantıklı bir şey, belirli başlı iş adamlarından 2 milyon euro almak onları etkilemez, geri ödeyeceğiz diyoruz. Bu işi sulandırma kardeşim. 90 şahıstan 5-10 milyon euro alacakmış. 90 şahıstan 5-10 milyon euro, 450-900 milyon euro oluyor. 45 bireyden 2’şer milyon euro diyorum. Sulandırma bunu. Serdal Adalı’ya bile gideceğim kazandığım anda, 2 milyon euro isteyeceğim. İdare şurasına yazdığı herkese gideceğim teker teker.”
“SÜRESİZ TAKIM DIŞI OLMAZ”
“Oyuncu ismi vermeyelim rica ediyorum. Anlaşarak halledeceğiz, kendilerinden kulüp bulmalarını isteyeceğiz. Samet Hoca, 5 oyuncumuzu takım dışı bıraktı, bıraktı da süresiz takım dışı bırakamıyorsun, mühleti var onun. Oyuncunun kontratında, zorlayan sebep olmadığı takdirde sebepsiz yere takım dışı bırakmazsın yazıyor. Ona idman alanını, fitness salonlarını tahsis etmek zorundasınız. Oyuncudan çıkmak için… Her oyuncudan çıkarsınız. Tüm parasını verirseniz, gel feshedelim dersiniz, ki Friedel da bunu yaptı. 4 milyon euro’luk alacağı varsa oyuncunun 1-2 milyona anlaşmak, taksitlendirmek bunu… Bunu yapabilmek için oyuncuyu değersizleştirmemek gerekiyor.”
“HASAN ARAT DEFTERİNİ KAPATTIM”
“Ben Hasan Arat defterini kapattım artık. Allah kimseye vermesin, sıhhat her şeyden değerli. Tekrar çok geçmiş olsun diyorum. O kendi yolunu çizdi ve istenmeyen sebeplerden bu yolu çizmek zorunda kaldı tahminen. Kırgınım, kızgınım. Kucağımızda bomba bulduk sonuçta. Ne yapacağımızı şaşırdık. İstifa mı etsem, mayısa kadar mı devam etsem, harika seçime mi gitsem, genel müdür arıyor maaş yatacak oyuncular hür kalacak diyor, basketten arıyorlar maaş diyor, voleybolun primleri diyorlar, lider istifa etmiş. Kaosu, ortamı düşünün.”
“İSTİFA ETMEYİ DÜŞÜNDÜM”
“İstifayı düşündüm. Etrafım çok baskı yaptı. İstifa etmeyeceğimi söyledim. Hasan Arat’a çok ayıp olurdu. Bir arada yola çıktık, yarı yolda bırakmış olurdum. Kadronun nakit akışı da benim sayemde dönüyordu. Altıncı aydan sonra daima istifayı düşündüm. Bilhassa Brad Friedel’ın ortamıza katılmasından sonra… Bunu hiç lisana getirmedim. İstifa etmeyi düşünüyorum diye aileme bile söylemedim. Bunu dillendiremezsiniz.”
“SAMET HOCAYA KIZIYORUM”
“Ben Samet Hoca’ya kızıyorum. Samet Hoca anlattıklarında hakikat anlatıyor, yaşadıklarını anlatıyor. Hepsine şahit değilim, yüzde 30-40’ına şahidim lakin ne yaptı, yaktı dinamiti, Beşiktaş’ın ortasına attı.”
“SERGEN HOCA İLE GÖRÜŞTÜM”
“Sergen Hoca ile iki sefer görüştüm. Maccabi maçı sonrası, gece. Yurt dışındaydı. Pek müspet konuştuk. ‘Buradan ayağa kalkar mıyız’ dedim. ‘Kalkarız lider, merak etme, her yolun bir dermanı vardır. Benim de çalışma kriterlerim var, yüz yüze görüşelim’ dedi. ‘Tamam’ dedim. Hocayla görüşene kadar bir Samet Hoca çıktı, bir lider istifa etti. Sergen Hoca haklı olarak ‘Siz bir toparlanın, ben bu türlü kaotik ortama gelmek istemiyorum, gelsem de başarılı olamam, Guardiola’yı bile getirseniz başarılı olamaz’ dedi.”
“YILDIZ TRANSFERİ ZOR”
“Ocak ayında büyük yıldız transferi görme ihtimali, olağan kaidelerde bile çok zayıf. Daha çok genç oyuncuya, maliyeti düşük oyuncuya, gereksinimimiz olan bölgeye gideceğiz.”
